16 Aralık 2020 Çarşamba

Rüzgâr Başımızı Okşayacak



Dört duvar arasında

Avuçlarımızdan ılık ılık sular akar

Doğrulur çocuklar

Anlatamam

Anlamazsınız

Yanmanız gerek


Kırk evin kedisi aşk

İnsan hali

Çalmadık kapı bırakmaz


Çiçek Dağı'nın kesimsiz ormanları

Kuytusunda bir kızıl tilki uyumaz

Zeytin  kütüklerini yara yara

Sürünerek

O yardan bir daha geçeriz


Od yok ocak yok

Merhamet iyiliksever

Sevgi kumru gibi 

Gönlünce uçurtmadınız


Bütün soruların yanıtı sizde:

En son ne zaman okşandı başınız

Çıplak aynanın karşısında durdunuz

Sevişirken çığlıklarınızı boğmadınız

Baykuşları uyutmadınız


 

"Ellerin mi çiçek, çiçek mi ellerin?"

 Dediniz

Hüzün biziz

İpek si göbek bağımız

Seyreyle göğü seyreyle yeşilli

 G'özüm

 Yalnızlığın ritmiyle hep dans ettiniz

 

Iraktan gelenler, ırağa gider

Ne gam

Ne saye

Elimi bıraktınız


Yağmur duasına çıkmış 

Yağmurlu kadınlardık

Yandık gittik dalında sürgünken

Bir görmediniz


 "Sonradan gelen devlet devlet değildir."

 


Nil Alaz